Son günlerde medyanın gündemini sarsan olay, bir genç kadının haraç için uğradığı kurşunlu saldırı ile tüm ülke genelinde büyük bir infiale yol açtı. Etek giydiği için kadın olduğu anlaşılan genç, bu saldırıda hem fiziksel hem de psikolojik olarak ağır yaralanırken, suçluların acımasız yüzü bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Olayın detayları ve genç kadının yaşadığı korkutucu deneyim, toplumda şiddet ve haraç olaylarına karşı duyarlılığı artırılmasını sağladı.
Olay, geçtiğimiz günlerde şehir merkezinde meydana geldi. Yerel bir iş yerinde çalıştığı belirlenen 25 yaşındaki genç kadın, işine gitmek üzere evden çıktığında, tanımadığı bir grup tarafından takip edilmeye başlandı. Genç kadının etek giymesinin ardından, onu etrafta gördüklerinden emin olan suçlular, tehditler savurarak haraç talep ettiler. Genç kadın, çaresiz bir şekilde karşısındakilere direnmeye çalışırken, kalabalığın elinde bulunan silahlar doğrultusunda aniden ateş açıldı. Hızla kaçmaya çalışan genç kadının, bu noktada talihsiz bir biçimde yaralanması kaçınılmaz oldu.
Konuyla ilgili yapılan açıklamalarda, genç kadın saldırının hemen ardından hastaneye kaldırıldığı ve doktorların yoğun müdahalesi ile hayatını kurtardığı öğrenildi. Saldırının ardından, sosyal medya aracılığıyla yaşadığı korku dolu anları paylaşan genç kadın, Türkiye genelinde birçok insanın destek mesajları göndermesiyle moral buldu. Paylaşımlarında, "Bu günlerde yaşamak, ya da yaşamak zorunda kalmak bile bir savaşa dönüşüyor," ifadelerini kullanarak toplumdaki haksızlıkları vurgulamaktan çekinmedi.
Ülkede yaşanan bu tür olaylar, sadece bireysel trajediler değil; aynı zamanda bir toplumun problemi haline gelmiş durumda. Haraç ve şiddetin giderek artarak toplumu tehdit ettiği bir gerçek. Çoğu zaman kayıtlara girmeyen benzer olaylar, göz ardı edilmeye devam etmekte. Toplumdaki adaletsizliklerin önüne geçmek ve bireylerin haklarını korumak, her birimizin sorumluluğudur. Haraç talep eden suçlular, sadece masum insanları hedef almakla kalmayıp, aynı zamanda bu kişilerin ailelerini de etkileyen korkunç bir etki yaratmaktadır. Bu tür olaylar neticesinde kapsamlı bir çözüm arayışı içinde olan toplum, sadece bu olayla sınırlı kalmayıp, gün geçtikçe artan şiddet daha görünür hale gelmektedir.
Uzmanlar, bu tür trajedilerin sona ermesi için toplumda sıkı bir iş birliğine ve bireylerin haklarının korunmasına dair farkındalığın arttırılmasına vurgu yapıyor. Medya da, bu durumu öncelikli meselelerden biri olarak ele almalı ve bireylerin yaşadığı travmaları gözler önüne sermede rol almalıdır. Aksi takdirde, sadece hayatta kalmak için savaşan bir birey profiliyle karşılaşacağız. Bu tür olayların son bulabilmesi için, güvenlik güçlerinin etkinliğinin artırılması, kadın hakları aktivistlerinin görüşlerine yer verilmesi ve toplumda farkındalığın sağlanması gerekiyor.
Sonuç olarak, genç kadının yaşadığı bu korkunç olay, sadece onun değil, hepimizin yaşadığı bir travmadır. Bir toplumda ki bireylerin güvende hissetmesi, herkese bağlıdır. Özellikle de toplumsal cinsiyet algısının hâlâ tartışılmakta olduğu bir dönemde, kadına yönelik şiddetin her türlüsü tamamen sona erdirilmelidir. Kadınlar, yaşamlarının her alanında hak ettikleri güvenlik içinde yaşamalıdır. Bu tür dramların yaşanmaması için toplum olarak el birliğiyle mücadeleye devam etmeliyiz.