29 Eylül 2023 tarihinde Erzincan'ın Yıldızbağı mevkisinde meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem, bölge halkını hızla telaşa soktu. Depremin ardından ülkenin önde gelen yer bilimci isimlerinden biri olan Prof. Dr. Naci Görür’ün yaptığı açıklamalar, olası gelecekteki sarsıntılara karşı halkı dikkatli olmaları gerektiği konusunda uyardı. Depremin ardından yaptığı değerlendirmelerde, özellikle depremlerin hangi parametrelere bağlı olarak meydana geldiğini ve bu tür olayların sıklığı hakkında derinlemesine bilgiler sundu.
Prof. Dr. Naci Görür, Erzincan depremine ilişkin yaptığı açıklamalarda deprem riski taşıyan bölgelerin haritalarını göz önüne serdi. Türkiye, jeolojik olarak oldukça aktif bir bölgede yer alması nedeniyle sürekli olarak depremlerle karşı karşıya kalmaktadır. Görür, “Her an bir deprem olabilir” diyerek vatandaşları uyarmaktan geri durmadı. Özellikle Doğu Anadolu Fay Hattı üzerindeki hareketliliğin, bölgedeki depremlerin en belirgin sebeplerinden biri olduğunu vurguladı. Bununla birlikte, deprem sonrası oluşan artçı sarsıntıların da göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Görür, geçtiğimiz günlerde bölgedeki zemin yapısının depreme olan hassasiyetinin ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Deprem engellemenin imkansız olduğunu ancak yapılaşmanın ve hafif inşaat tekniklerinin bu tür felaketlerin etkisini azaltabileceğini belirtti. “Kentsel dönüşüm projeleri bu noktada büyük önem taşıyor. Yerel yönetimlerin bu konuda bir an önce harekete geçmesi gerekiyor” dedi. Ayrıca, deprem dayanıklılığı yüksek denetlenen binaların inşasının gerekliliğini açıkladı.
Naci Görür, açıklamalarında kamuoyunu bilinçlendirme çabalarının önemine de dikkat çekti. Toplumun deprem konusunda bilgilendirilmesi ve hazırlık düzeyinin artırılması gerektiğini belirten Görür, afet anında nasıl hareket edilmesi gerektiği hakkında eğitim ve seminerlerin yapılmasının şart olduğunu ifade etti. “Her ailenin bir deprem çantası bulundurması, acil durum planları oluşturması ve bu planları sık sık gözden geçirmesi gerekiyor” dedi. Bu tür önlemlerin hayati önem taşıdığını belirtti.
Uzmanın önerilerine kulak veren devlet yetkilileri, benzer felaketlerin yaşanmaması için bir dizi yeni önlem almaya başlamış durumda. Eğitim kurumlarında afet yönetimiyle ilgili derslerin müfredata alınması, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yaparak farkındalık artırıcı projelere imza atması bekleniyor. İnsanların bu konuda daha fazla bilinçlenmesi ve hazırlıklı olması, olası can kayıplarının ve maddi hasarların en aza indirilmesine yardımcı olacaktır.
Naci Görür’ün Erzincan depremi sonrası yaptığı bu açıklamalar, elbette ki yalnızca bölge halkını değil, tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Jeolojik olarak aktif olan bu toprakların her yerinde benzer riskler bulunmaktadır. Dolayısıyla, müteahhitlerin ve inşaat sektörünün de sorumluluklarını yerine getirmesi, mimari projelerin sağlam yerleşim alanlarına dayalı olarak planlanması gerekmektedir. Gelecekte daha büyük risklerin ortaya çıkmaması için bu tür tedbirlerin alınması şarttır.
Sonuç olarak, Naci Görür'ün de dediği gibi, depremler yaşamımızın bir gerçeğidir ve buna hazırlıklı olmak, hayati önem taşımaktadır. Erzincan depreminin ardından yaşananların ve alınan önlemlerin, Türkiye'nin diğer bölgelerinde de aynı hassasiyetle ele alınması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, önlem almak her zaman kurtuluşun ilk adımıdır.