Dünya genelinde gözler Orta Doğu'ya çevrilmişken, bölgedeki karmaşık ilişkilerin içerisinde önemli bir dönemeç daha yaşanıyor. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Robert Barrack, Şam yönetimi ile PKK/YPG terör örgütü arasındaki çatışmanın hala çözüme ulaşmadığını ve bu durumun bölgesel istikrarı tehdit etmeye devam ettiğini belirtti. Barrack’ın açıklamaları, Suriye'nin doğusunda yaşanan gelişmelere dair endişeleri artırmış durumda.
Suriye'nin iç savaşla sarsıldığı yıllarda, PKK'nın Suriye uzantısı olan YPG, bazı ülkeler tarafından terör örgütü olarak addedilmese de, Türkiye'nin terörle mücadelesinde önemli bir tehdit oluşturuyor. Bu noktada Barrack, ABD’nin YPG’ye verdiği destekten dolayı Türkiye’nin endişelerini anladıklarını ve bu sorunların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini vurguladı. Öte yandan, Şam yönetiminin PKK/YPG ile olan ilişkilerinin fazlasıyla karmaşık olduğunu belirterek, iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların daha fazla derinleştiğine dikkat çekti.
PKK/YPG ile Şam hükümeti arasındaki ilişkinin tarihçesi, Suriye iç savaşının başlangıcına kadar uzanıyor. Savaşın ilk yıllarında YPG, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü PKK'nın sürdürdüğü stratejileri benimseyerek özerklik elde etme çabalarına girişti. Şam yönetimi, başlangıçta YPG’ye göz yummuş ancak zamanla bu durum değişmiştir. İç savaşın ilerleyen dönemlerinde YPG’nin PKK ile olan organik bağı nedeniyle Şam'ın YPG’ye olan yaklaşımı giderek sertleşmiştir. Barrack, bu durumun çözümünü sağlamak için diplomatik kanalların etkin bir şekilde kullanılmasının önemini vurguladı.
Büyükelçi Barrack ayrıca, bu tür çatışmaların yalnızca Suriye’yi değil, çevre ülkeleri de etkileyen uluslararası bir problem haline geldiğini ifade etti. YPG'nin varlığı, Türkiye ile Suriye arasında ciddi bir gerginliğe neden olurken, bölgesel güçlerin de bu meseleye dahil olmaları durumu karmaşık hale getiriyor. ABD, PKK/YPG’nin IŞİD ile mücadelesini desteklese de; Türkiye, YPG’yi terörizmle mücadelesinde bir tehdit olarak görmeye devam etmektedir.
Barrack’ın açıklamalarında vurguladığı bir diğer önemli konu da, bölgesel istikrarın sağlanması için özellikle diplomasiye ihtiyaç duyulmasıdır. Suriye'deki gerilimin devam etmesi, yalnızca yerel halkı değil, aynı zamanda uluslararası toplumun da çıkarlarını tehdit etmektedir. Barrack, Suriye'deki tüm tarafların bir araya gelerek ortak bir çözüm bulması gerektiğinin altını çizdi. YPG’nin Suriye’nin siyasi sürecinde yer almasının ve Şam’ın da bu gerilimden sorumlu tutulmasının önemine değinerek, uluslararası toplumun desteği ile sorunların çözülebileceğine inandığını dile getirdi.
Kısacası, Barrack'ın değerlendirmeleri, bölgedeki sorunların yalnızca askeri bir dille değil, siyasi ve diplomatik bir zemin üzerinde tartışılması gerektiğini gösteriyor. PKK/YPG ve Şam yönetimi arasındaki ilişkide yaşanan sıkıntıların, daha geniş bir perspektiften ele alınması gerektiği ve bölgesel istikrarın ancak bu şekilde mümkün olabileceği ortaya çıkıyor. Suriye’nin geleceği, bu tür sorunların çözümü için atılacak adımlara bağlı olarak şekillenecek. Bu kapsamda, uluslararası aktörlerin üzerine düşen görev, barış ve istikrarın sağlanması için gereken adımları atmaktır.